Kaan'nımızla İlk Bayram

Benim için oğlumla yaşadığım ilklerin büyük önemi var. Bu bağlamda ramazan bayramı bizim oğlumla geçirdiğimiz ilk bayram oldu. Kaan geçen seneki bayramda daha karnımdaydı ve heyecanla aramıza katılmasını bekliyorduk. Bize zamanın ne kadar hızla aktığını ispat etmek isteyen minik oğlum aradan geçen bir senede doğdu büyüdü de küçük bir adam oldu.  

Her ne kadar bizim için bu bayram biraz buruk olsa da babamız sayesinde yine keyifli bir bayram geçirdik. Buruk diyorum çünkü anneannemiz bizden uzakta yani Ordu’da yaşıyor. Oğlum daha küçük olduğu için biz cesaret edip de uzun yola gidemedik, anneannemiz de fındık sezonu başladığı için gelemedi. Babaannemiz ve dedemiz ise bayram tatili için Yunanistan'ın yolunu tuttular. Kalakaldık mı oğlumuzla bir başımıza.. Aslında pek çoğumuz için bayramın önemi anlamı neyse, benim için de pek farklı değil. Benim için bayram büyüklerimizi ziyaret ederek onlarla bir arada keyifle vakit geçirmek demek. En başta oğluma, sonra kendimize ciciler almak, süslenip püslenip akraba ziyaretlerine gitmek, el öperek ikram edilen tatlıları mideye indirmek demek. Bence bayram demek, kapımıza gelen çocuklara şeker dağıtmak, gelecek misafirler için dip köşe temizlik yapıp mis gibi bir evle ve tabiki tatlılar, pastalar, böreklerle misafirlerini karşılamak demektir. Maalesef biz bu bayram bunların hiçbirini yaşayamadık. Çekirdek aile, yani oğlum, eşim ve ben gezmelere giderek buruk olacağını düşündüğümüz bayramı günlük kaçamaklarla bizim için unutulmaz bir anıya çevirmeyi başardık. Sağolsun babamızın bizim için hazırladığı 3 günlük sıkı program sayesinde bol bol gezdik, yiyip içip birlikte geçirdiğimiz zamanın keyfini çıkardık. Buyrun programımıza birlikte göz atalım; 


Bayram programımız:
1.gün :Öğleden sonra Avcılar sahildeki tropicano’ya giderek önce güzel bir yemek yedik, kahvemizi içtik. Oğlum güzel bir öğlen uykusu çekti, sonra bir sahil turu yaptık. Sahil turumuz uzun sürdüğü için turun ardından yine deniz kenarında bir cafe de oturarak yine bişeyler atıştırdık. Keyifle içilen çayların ardından oğlumun gece uykusuna geçme saati geldiği için saat 8 gibi eve döndük. Oğlum uzunca bir süre açık hava da kaldığı için çok yorulmuş, eve girer girmez hemen uykuya geçti. Oğluşumuz yorulmuş da biz çok mu sağlamdık, bir baktık biz de erkenden yatıp uykuya dalmışız. 
(2.ve 3.gün programları fotoğrafların hemen altında)






















2.gün : Güne dışarıda kahvaltı yaparak başlamayı planladığımız için uyanır uyanmaz Kaan’ın kahvaltısını hazırlayıp yedirdik. Hiç zaman kaybetmeden hemen çantasını hazırlayıp, giyinip evden çıktık. Çatalca tarafına doğru yola koyulduk. Yol boyunca sıralanmış çiftlikler arasından gözümüze kestirdiğimiz birine daldık. Tabii karnını doyurmuş olan Kaan efendi arabada sabah uykusuna geçti ve oto koltuğunda başladığı uykuya  çiftlikteki çardağın altında bir müddet daha keyif çatarak devam etti. Masaya gelen kahvaltının kokusundan mı yoksa geveze garsonun koca sesinden mi bilemiyorum, tam kahvaltıya yumulmaya hazırlanırken Kaan’da uyandı. İyi de oldu, böylelikle küçük sıpam oradaki keyifli kahvaltı zamanımızı kaçırmamış oldu. Böyle bir ortam bir daha ne zaman denk gelecek, açık hava, bol oksijen ve yeşillikler içindeki çiftlikte kahvaltı yapmak hepimize büyük keyif verdi. Yedik içtik ve kahvaltı masamızdaki keyfi mümkün olduğu kadar uzattık. Kaan için çimenlere bir örtü serip salıverdik üzerine. Yavrum o kadar mutlu oldu ki, çimenlerde emekledi, yuvarlandı. Hatta ilk defa gördüğü çimenleri kopartıp ağzına götürmeye bile çabaladı, gözümüzden kaçıp başardı mı bilemiyorum ama keyiften dört köşe olduğunu ve her yeri merakla incelediğini söyleyebilirim. 

Kahvaltıdan sonra hamak keyfi, Kaan’la oyun oynama, kahve keyfi derken Kaan’ımın yine uykusu geldi. Hemen hamağa bir battaniye koyup içine yatırdım ve başladım sallamaya. Etrafta o kadar gürültü olmasına rağmen hamak ve açık hava çok hoşuna gitmiş olmalı ki 10dk.içinde uyudu. Ne yalan söyleyeyim, onun yerinde olmak isterdim. Aşağıdaki resimleri görünce eminim sizde bana hak verip kendinizi o hamakta hayal edeceksiniz. 

Keyifli olduğunuzda zaman sanki daha çabuk geçiyor, saat neredeyse 3'e yaklaşmıştı. Açık havanında etkisiyle karnımız tekrar acıktığı için hemen mangal ve etleri sipariş ettik. Mangal gelir gelmez babamız etleri pişirmeye başladı. Kaan’da uykuda olduğu için bize rahat rahat yemek yeme fırsatı doğdu. Etleri tıka basa mideye indirme kısmını fazla anlatmayacağım ki okurken canınız çekmesin :). 

Hamaktaki uykunun keyfini 2.5 saat boyunca çıkaran oğlum uyandıktan sonra onu daha önce bir çoğunu daha önce hiç görmediği çiftlikteki hayvanlarla tanıştırmak istedim. İlk olarak maymunun kafesinin önüne gittik. Keşke gitmez olaydım, kucağımda Kaan biz tam kafese doğru yaklaşırken maymun kafesin bize doğru kısmındaki tellerin üzerine aniden zıplayıverdi. Oğlumda ben de neye uğradığımızı şaşırdık, korkudan gerisin geri kaçtık. Tabii Kaan bir kez korkup yaygarayı basınca tavuk,tavşan ve diğer hayvanlara da pek yanaşamadı. Hatta uzaktan uzaktan baktığımız midilliye biraz yaklaşınca yavrum yine korktu, biz de fazla ısrar etmedik. 

Yeme-içme, keyif çatma derken çiftliğin tadını iyice çıkardık, hani derler ya tepe tepe kullandık :) Sabah saat 10:30'da girdiğimiz çiflikten saat 17:30 gibi ayrıldık. Hatta otopark kahyasının bile dikkatini çekmişiz ki "buranın keyfini sizin kadar çıkaran olmamıştır,millet geliyor mangal yapıp 1-2saat durup gidiyor" dedi ki söylediğinde de haksız sayılmazdı. 

Eve geldiğimiz de hepimizin perti çıkmıştı. Tabii bünye bu kadar açık havaya alışık olmayınca yorgunluktan hepimiz ayrı birer köşeye kıvrılıverdik. Mangalı o kadar abartmışız ki kimsenin gözü akşam yemeği filan görmedi, ve yine ilk günkü gibi erkenden uykuya daldık. 





































3.gün : Babamız bizim için bugünü dinlenmek ve önceki iki günün yorgunluğunu atmak için planlamış. Ama biz yine bütün günü evde geçiremedik. Öğleden sonra olunca hep birlikte Forum alışveriş merkezinin yolunu tuttuk. İKEA, Praktiker, FORUM derken yine yorgunluktan bitmiş bi şekilde evin yolunu tuttuğumuzda saat çoktan 20:00'yi geçmiş, Kaan'ın uyku saati gelmişti. Yorgunluktan başı dönen oğlum yine 5 dakikada uykuya geçerek ilk bayramında anne ve babasını hiç üzmedi. 

Evet, 3 günlük yorucu ama bir o kadar da keyifli bayram programımız için babamıza çok ama çok teşekkür ediyoruz.



1 yorum:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...